Okula Gitmek İstemeyen Gözü Yaşlı Çocuklar

Okula Gitmek İstemeyen Gözü Yaşlı Çocuklar

Her sabah bir çocuğun kendini yırtarcasına ağlama sesiyle uyanıyorum. Böyle kasvetli bir sesle uyanmanın bende yarattığı duygunun ötesine geçtim, o çocuk olmaya, onun gözyaşlarıyla dışarıya haykırırcasına attığı duygularını yaşamaya çalışıyorum.

Ağlama sebebiyse karşı koşumuzun çekimser ve utangaç bir şekilde ifade ettiği gibi:

“Bizim çocuk sizi çok rahatsız ediyor biliyorum. Sabahları çığlık çığlığa ağlamasıyla bütün apartmanı inletiyor. Her gün okula göndermek için tüm ev halkı olarak mücadele veriyoruz. Fakat nafile… Kendini yerden yere vuruyor. Hastayım diyor gerçekten hasta oluyor. Ne yapacağımızı şaşırdık valla…”

Bu aralar çocukların okula gitmemek için uydurduğu bahaneler, ağlamalar, sızlanmalar ve kendini yerden yere vurmalarla ilgili videolar orada burada çok gezinmeye başladı. Bilmem rastladınız mı…?

Çocuklar gerçekten okullardan nefret eder hale mi geldiler? Yoksa hep mi böyleydi? Sosyal medya sayesinde bu tarz videolardan daha mı çok haberdar olmaya başladık? Veya çocuklar, biz yetişkinlerin onları yargıladığı gibi çok mu şımarık oldular?

Elbette ki sorunun aile veya çocuk kaynaklı farklı nedenleri vardır. Olacaktır da… Fakat en temel sorunlardan biri kreşlerin, ana okullarının ve ilkokullarının yapısı, eğitim anlayışı ve çocuklara, çocukluğa bakış açısıdır.

Peki, bu durumu oluşturan temel nedenler neler?

Bu durumu oluşturan, kendimce gözlemlediğim üç önemli nedeni şu şekilde özetleyebilirim….

  1. Neden: Eğer okul keyifsiz bir ortam ise….

Eğer çocuğun içinde bulunduğu okul keyifli olmaktan uzak, sıkıcı ve gergin bir yerse elbette ki okula gitmek istemeyecektir. Bahsettiğimiz yaş dönemindeki çocukların temel ihtiyaçlarına ve doğallarına baktığımızda, okullar onların yaşantısına uygun ve haz ihtiyaçlarını karşılar nitelikte olmalıdır. Yani daha çok oyuna yer açan, ilgi, yetenek ve var oluşa anlam veren okullar…

Eğer okullar velilere yaranmak veya çevre okullarla bir yarış içerisinde kendini gösterebilmek için çocukların bilişsel düzeylerine uygun olmayan akademik içeriği pompalıyorsa, çocuğun okula gitmek istememesi zannedilen kadar acayip bir durum değildir.

Sizden 1.70’lik boyunuzla, hiçbir araç olmadan, 3 metre yükseklikteki bir elmayı dalından koparmanız beklense ve bunu haftalar, hatta aylar boyunca yapmaya zorlansanız???

  1. Neden:Öğretmenin öğrenciye olan tavrı…

Kendinizden düşünün… Sizi sürekli yönetmeye çalışan, yeri geldiği zaman size karşı sözel şiddet kullanan birinin,  gününüzün büyük bir bölümünde tepenizde, size sürekli yönerge vermeye çalışıyor.

Unutmayalım ki, öğretmenin sınıfta yarattığı duygu bulaşıcıdır. İyisi de kötüsü de… Çocuğun huzursuz, mutsuz ve keyifsiz bir ortama gitmesi, sabahları göz yaşlarına boğulması için yeterli bir nedendir.

  1. Neden:Bu iki nedenin toplamı….

Eğer bu iki olumsuz durum bir arada yaşanıyorsa…Böyle okullarda yaşamının büyük bölümünü harcayan çocuklar için ilk önce oturup bizler ağlayabiliriz.

Çocuk için doğru okulu seçmek

İlk olarak, eğer akademik başarının çocuğunuzun gerçek yaşamda başarıya ulaşacağına etkisinin büyük olduğunu düşünüyorsanız, daha önce paylaştığım şu iki yazıyı (1.yazı2. yazı)  okuyabilirsiniz. Bazen malesef çocuklar için yararlı bir şey yapmaya çalışırken aslında istemeden zarar verebiliyoruz.

Okulların sizleri akademik başarı reklamlarıyla etkilemelerine izin vermeyiniz. Bu, eğitim alanındaki en iyi satış politikalarından biridir. Bir diğeri ise okulun biçimsel imajıdır. Okulların her türlü teknolojik alt yapı ve fiziksel imkanlara sahip olması çocuğunuza okula ait veya okulda mutlu olacağı anlamına gelmez. Yani bu satış politikalarını ve mağazada ürün satan satıcıların dillerine benzer dilleri fark ettiğiniz anda oradan koşarak uzaklaşın…

Önerim ise, çocuğunuzun yaşantısına uygun, mutlu, işine inan, idealistçe öğretmenlik mesleğine sarılmış, huzurlu çalışanların, öğretmenlerin olduğu okulları bulmak olmalı. Yani yukarıda bahsettiğim çocuğunuzun okuldan nefret etmesinin nedenlerini barındırmayan…

Diğer taraftan, belki zor bir yol ama en önemli çabanız doğru öğretmeni bulmak olacaktır. Doğru öğretmenden kastım ise çocuklara bir şeyleri en iyi öğreten değil, onların çocukluğunu ve bir insan olarak varlığını en çok kabul eden, çocukları seven ve onların duygu ve düşüncelerine saygı duyanlar olmalıdır.

Böyle okulları, öğretmenleri bulabilmenin ise en kolay yolu ise o okulun (ister özel okul olsun, ister devlet okulu) karakterine, kimliğine ve dışarıya yarattığı etkiye bakmaktadır. Özel okullar içinse kuruluş felsefe ve amaçlarının iyi incelenmesi gerekir. Büyük büyük ağdalı vaatleri olan okullardan kendinizi ve çocuğunuzu sakınmaya bakın!

Başta çocuğun doğasına ve var oluşuna önem vereceğini düşündüğünüz okullar ilk tercihiniz olmalı. Diğer taraftan, eğer daha önce o okulda veli, öğrenci olmuş kişileri dinlerseniz onlar size bu konuyla ilgili net bilgiyi vereceklerdir. Okuldaki duygu iklimini birebir yaşayanlar sizin için en iyi referanstır.

Yazının başında da belirtiğim gibi bu durumu oluşturan kaynak yalnızca okuldur, öğretmendir diyemeyiz. Fakat okulu çocuğun günlük yaşantısının büyük bir kısmını geçirdiği bir yer olarak düşündüğümüzde, etkisi azımsanamayacak kadar büyüktür.

Sözün özü, çocukların okula gitmemek için kendini yerden yere vurması konusunda onları yargılamadan önce, onlar için seçtiğimiz okullara dönüp bakmamızda yarar var.


Barış Sarısoy /twitter: @barissrsy

Yazar

Akademik Koordinatör & Eğitmen

Bir yanıt yazın