Yaşamın Hep Işıklı Tarafını Gören Şanssız Çocuklar

Yaşamın Hep Işıklı Tarafını Gören Şanssız Çocuklar

Küçükken mahallede zaman zaman kavgalar olurdu. Bir gün mahallenin en büyük çocuklarından biriyle nasıl olduysa karşı karşıya gelmiştim. Ve nasıl olduysa pek alttan almayı da tercih etmemiştim. Tabi çocuk yaşça neredeyse iki katım olduğu için bir güzel pataklandım. Durumu alevlendiren ve aslında kaşınan ben olmuştum. Genel olarak mahallede böyle durumlar yaşanırdı ve diğer çocuklar ya büyük abilerine ya da babalarına olayı bir güzel iki kat büyük haliyle anlatırlar ve olaya müdahale etmelerini isterlerdi. Sonuç olarak dayak atan büyük çocuk karşı tarafın babası veya abisi tarafından bir güzel pataklanırdı.

Böyle bir durum benim ilk defa başıma gelmişti. Ve arkadaşlarımın durumundan örnekle ve beni pataklayan çocuğa diş bilediğim haliyle, büyük büyük durumu baba anlattım. Aklımda ki tek sahne, babamın o çocuğa dersini verdiği keyifli sahneydi. Fakat babam bana diğer babaların çocuklarına verdiği cevaplardan farklı, beni hem şaşırtan, hem de çok fazla üzen bir cevap vermişti: “Kendin kaşınmışsın, kendin çöz…” demişti.

Afallamış, üzülmüş ve çok kızmıştım. Neden babam beni öylece boyumdan büyük bir işle baş başa bırakmıştı… Bunları çok sorguladım. Bu ve buna benzer konularla ilgili olarak çocukluğum boyunca babama çok kızgındım.

Sonraları geriye dönüp baktığımda gördüğüm, babamın genel olarak bu durumda olduğu gibi bazı boyumuzdan büyük problemlerle bizleri baş başa bıraktığıydı. O zamanlar iyi hissetmiyordum ama bu problemlerin üstesinden geldikçe kazandıklarımı bir yetişkin olduğumda fark etmeye başladım.

Çocukluğum boyunca ailem bana yaşamın ışıklı taraflarını elbette göstermeye çalıştı. Fakat karanlık taraflarını hiçbir zaman benden saklamadı. Onlara karanlık taraflar nasıl yansıyorsa, hayatın neleriyle mücadele ediyorlarsa o mücadelelere tanık oldum. Hiçbir zaman bir karanlık tabloya benim için ellerinde fener tutmadılar. Evet, bazıları çok can yakıcıydı fakat yaşamın gerçekleriydi. Yetişkin olana kadar hayatın ışıklı taraflarının olduğu kadar gölgelerinin de var olduğu gerçeğiyle yaşadım. Sonra yetişkin olup, okul hayatım bittiğinde hayat benim için farklı bir yer değildi. Aynısıydı, ışığıyla, güzellikleri, mutlulukları, başarıları, karanlıkları, mutsuzlukları hayal kırıklıkları ve mücadeleleriyle… Bir bütün ve gerçek.

Şimdiki çocukları düşünüyorum.

Gerçek hayatı ne kadar yaşayabiliyorlar?

Yaşamın ışıklı taraflarının olduğu kadar yaşamın karanlık taraflarına da ne kadar tanık olabiliyorlar?

Neden aileler çocuklarının yaşamlarının en ışıklı tarafını görmeleri, başka bir tarafa yanlışlıkla bile yüzlerini çevirmemeleri için gecelerini gündüzlerine katıyorlar?

Sanırım cevaplar dönüp dolaşıp aynı kapıya çıkıyor. Çocuğun iyiliği için…

Fakat yaşamın hep ışıklı taraflarını görmek çocukların iyiliğini gerçekten sağlar mı?

Sanırım buna yaşamın hem karanlık hem ışıklı taraflarını görerek yetişmiş biri olarak cevabım hayır olurdu. Çünkü hayat hiçbir zaman insanlar için tek bir taraf sunmuyor. Yaşam, çocuğunuza mutsuzluk yaratacak taraflarını siz engellesiniz de bir gün ona gösterecektir çünkü yaşam bir parlamanın çocuklara yansıması değildir. Yaşamda ışıklı taraflar olduğu gibi karanlık taraflar da vardır.

Gün geldiğinde, o ana kadar yaşamın karanlık tarafıyla hiç karşılaşmamış bir çocuk (-ki artık üzücü ama böylelerinden çok olduğunu söyleyebilirim) karanlık bir tabloyla, yaşamın gerçek bir yüzüyle karşılaştığında, ona çevresinde fener tutacak kimsenin olamayabileceği gerçeğini unutmamak lazım…

Son olarak yazımı, bu yazıyı yazarken bana ilham veren ve konuyla ilgili hayatımdan kesitleri hatırlatan Walt Disney’in sözleriyle noktalamak istiyorum.

Çocuklarıma narin birer bir çiçek gibi davranmıyorum. Bence hiçbir ebeveyn öyle davranmamalı. Çocuklar birer insandır. Bir şeyi öğrenmek ve anlamak için uğraşmalılar. Yaşamda ışık olduğu gibi gölge de vardır. Sanki gölge yokmuş gibi davranmak riyakârlıktır, samimiyetsizliktir, aşırı iyi niyetliliktir. Hayatta var olan çoğu şey, iyidir ve iyiler daha güçlüdür. Ancak hayatta kötü şeyler de mevcuttur. Çocuğunuzu kötülükten koruduğunuz sanarak aslında ona bir iyilik yapmıyorsunuz.

Üzerine bolca düşünebilmek dileğiyle…


Barış Sarısoy /twitter: @barissrsy

Yazar

Akademik Koordinatör & Eğitmen

Bir yanıt yazın